Çarşamba, Kasım 18, 2009

Yalan Sözler Kaçmış Kulağıma

Tuna Kiremitçi-İclal Aydın evlenmişti, fakat 5 ay önce boşandılar.
Adam ayrıldığı karısına geri döndü.. İclal Aydın köşesinde aşağıdaki
yazıyı yazmış süper..
***********************************************************
Kulağımın içi kaşınıyor... Felaket... Önce azar azar başlıyor kaşıntı,
geceleri... Sonra artıyor. Kaşımak da bir zor ki kulağın içini...
Bir türlü geçmiyor. 'Ne yapsam acaba?' diyorum.
Günler geçtikçe daha da artıyor... Doktora gitmeye karar veriyorum...
Arkadaşlarıma soruyorum... 'Tanıdığınız iyi bir kulak burun boğazcı
var mı?' diye. 'N'oldu ki?' diye soruyor arkadaşlarım.
'Kaşınıyor kulağım' diyorum. 'Uyuyamıyorum geceleri, kulak
kaşınmasından!' Bir doktorun adını söylüyor bir tanesi...
'Çok iyi doktordur' diyor. 'Kimsenin çözemediğini çözer,
iyileştiremediğini iyileştirir.' Gidiyorum doktora.

Gözlüklü, şirin bir amca... Elinde bir büyüteç, kulağıma bakıyor....
Şaşırıyorum önce. 'İçinde kaşıntı var' diyorum. 'Öyle büyüteçle ne
anlayacaksınız ki?' 'Yok' diyor, 'Ben çoktan anladım ne olduğunu da,
şimdi daha iyi görmek için bakıyorum.'.. 'Nedir?' diyorum doktora.
'Eski sözler kaçmış kulağınıza' diyor.... 'Nasıl yani?' diyorum...
'Kimin sözleri?'... 'Bakacağız' diyor. Sonra bir alet çantasından kocaman,
ucu ince, cımbıza benzer bir alet çıkarıyor...
'Yan durun. Kıpırdamayın' diyor bana.... Biraz irkiliyorum.
'Eski sözler' diyorum, 'Ha?'........ Cımbızın ucu kulağıma giriyor,
canımı acıtmıyor nedense....'Bir erkek sesi bu' diyor....
Sanki bir uğultu duyuyorum. Cımbızı çıkarıyor kulağımdan.
'Yalan kaçmış kulağınıza!' diyor.... doktor. Yalana bakıyorum.
Küçücük bir şey gibi gözüküyor. 'Vay be!..
Günlerdir kulağımı kaşındıran bu muymuş? Hangi yalan peki?'
diyorum. 'Durun, bekleyin' diyor doktor. 'Dikkatli olmamız lazım.
Tekrar kulağınıza kaçabilir. Önce şu deney tüpünün içine koyalım.
Sonra serbest bırakırız.'

Yalanı tüpün içine koyuyor....
Kapağını da kapıyor tüpün... Serbest kalıyor yalan.
'Seni seviyorum' diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden..
'Yalanmış ha?' diyorum.
Kulağım bile anlamış, kalbim hala anlamıyor...

ODTÜ ve TÜBİTAK Bir İlke İmza Attı


Yeni ürünün petrol kökenli, yüzlerce yıl bozulmadan doğada kalabilen plastiklerin oluşturduğu çöpleri önemli ölçüde azaltması bekleniyor.

Yeni nesil plastiklerin, ambalaj teknolojisinde yeni bir dönem açması hedefleniyor.

ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bakır, başkanlığını yürüttüğü ekibin ODTÜ ve TÜBİTAK desteğiyle yürüttüğü araştırma projeleri hakkında AA muhabirine bilgi verdi.

Uzun süredir üzerinde çalıştıkları projenin endüstriye uygulanabilmesi konusunda son dönemde önemli veriler elde ettiklerini belirten Bakır, çalışmalarının içerdiği iki ayrı yenilik nedeniyle patent başvurusu yapacaklarını

bildirdi.

Bakır, dünya genelinde yaşanan enerji krizi ve endüstrileşme sonucu oluşan büyük çevre sorunlarının kimya endüstrisinde `yeşil kimya` kavramını giderek yaygınlaştırdığını ve çevreye zararlı kimyasalların kullanımının kısıtlandığını ya da yasaklandığını kaydetti.

Çeşitli bilim çevrelerinin petrolün 40 yıl içinde biteceği ile ilgili görüşlerinin giderek önem kazandığını ifade eden Bakır, `Bu bitişi pek çok kişi sadece `taşıt araçlarında kullanılan benzinin artık kalmaması` olarak algılıyor.

Oysa benzin, petrol ürünleri içinde yalnızca küçük bir bölümü oluşturuyor. Petrol bittiğinde önemli bir petrokimya ürünü olan ve PVC`den polietilene kadar pek çok endüstriyel plastiğin de üretimi duracak` dedi.

Teknolojik olarak gelişmiş ülkelerde yeni yeni kurulmaya başlanan ve bu amaçla çok yoğun araştırmaların yapıldığı biyo-rafinerilerde, genellikle tarım-orman ürünü ya da atığı gibi bitkisel hammaddelerin kullanıldığını anlatan Bakır, biyo-rafinerilerde mısır, buğday gibi değerli tarımsal ürünlerin yakıt gibi ürünlere çevrilmesinin, halen açlık sorununu çözememiş dünya ülkeleri için uygun bir seçim olmadığını ifade etti.

Gıda maddesi üretiminde kullanılacak tarımsal alanların çeşitli amaçlarla kullanımının etik olarak doğru olmayacağını belirten Bakır, bunların yerine, mısır koçanı, ayçiçeği, pamuk sapı ve odun talaşı gibi değersiz tarımsal atıkların kullanılmasının daha uygun olduğunu ve kendilerinin de biyo-plastik üretimi için bu değersiz tarımsal atıkları kullandıklarını kaydetti.

Bakır, çalışmalarında biyokütleyi önce selüloz ve lignin gibi önemli bileşenlerine ayırdıklarını, sonra da bu maddeleri kullanarak biyo-film ürettiklerini aktardı.

Aynı bölümden Prof. Dr. Gürkan Karakaş da ayçiçek ve pamuk sapı, buğday samanı, odun talaşı, mısır koçanı gibi değersiz biyo-atıklarla geliştirdikleri biyo-filmler hakkında bilgi verirken, geliştirdikleri yeni biyo-plastiklerin kullanım sonrası doğadaki bozunumlarının da hızlandırılabildiğini ifade etti.

Plastiklerin başta ambalaj sanayi olmak üzere pek çok alanda kullanılabileceğini aktaran Karakaş, çalışmalarında bu plastiklere antimikrobik özellik verebildiklerini işaret ederek şunları kaydetti:

`Tamamen değersiz tarımsal atıkları kullanarak yaptığımız yeni nesil plastikler, antimikrobik özellikleri nedeniyle özellikle gıda paketlemesi için son derece elverişli. Çalışmamızda biyofilm üretimi üzerinde durduk. Bu biyo-filmler günümüzde petrokimya ürünü plastiklerin kullanıldığı değişik yerlerde, örneğin, poşet yapımında, paketleme filmi ya da kabı yapımında kullanılabilir. Sebze ve meyvelerin uzun süre saklanması için de son derece elverişli.

Çalışmamız sonucu yeni nesil plastik diyebileceğimiz bu ürün, doğada kendi kendine yok olabiliyor. Ayrıca yüzlerce yıl bozulmadan doğada kalabilen plastiklerin neden olduğu çöpleri önemli ölçüde azaltabilir hatta yenebilir de...`

Sanayicilere çağrı

Geliştirdikleri ince film şeklindeki biyo-filmlerin pilot üretim çalışmalarının yapılması için sanayi kuruluşlarını beklediklerini ifade eden Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı:

`Şu an çalışmamız çok iyi bir noktada. Gelecekte bu tür üretimler her sanayi kolu için çok önemli olacak. Bunları üretirken de kullanım sonrasında da doğayı kirletmiyorsunuz. Doğada bulunan ancak kullanılmayan biyokütleyi alıp çevreyi kirletmeden faydalı ürünler geliştirip katma değer yaratıyorsunuz. Plastikleri geliştirirken kullandığımız ürünlerin tamamı biyolojik olarak çürüyebilen malzemeler. Antimikrobik olmasının da çok önemli avantajları bulunuyor. Pilot üretim için bir sanayi kuruluşuna ihtiyacımız var.`

İran kendi yapımı uydusunu fırlattı


İran, ilk kez kendi yapımı bir uyduyu uzaya fırlattığını açıkladı. Omid uydusu uzaya Safir-2 füzesiyle gönderildi.

BBC-Omid (Ümit) telekomünikasyon uydusunun gönderilmesi, İran’ın İslam Devrimi’nin otuzuncu yıl dönümünün hemen ardından geldi.

Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, bunu tarihi bir olay olarak müjdelerken BM yaptırımları altında çalışan İranlı bilim adamlarını başarılarından ötürü kutladı.

Ahmedinejad, uydunun uzaya, dünyada tek tanrılı inancı, barış ve adaleti yaymak için gönderildiğini söyledi.

BBC’nin Tahran’daki muhabiri Jon Leyne, Batı’da uydu yapımında kullanılan teknolojinin nükleer savaş başlığı taşıyabilecek uzun menzilli füze yapımında da kullanılabileceği kaygılarının dile getirilmesinin beklenebileceğini belirtiyor.

ABD ve Batılı diğer bazı ülkeler, İran’ın nükleer silah üretmek için kapasitesinin arttırmaya çalıştığını düşünüyor.


İRAN UZAYDA

1. Ağustos 2008: İran"uydu taşıyabilecek" bir füzeyi uzaya yolladı.
2. Şubat 2008: Tahran, uydu fırlatma hazırlıkları çerçevesinde bir araştırma füzesini uzaya gönderdi.
3. Şubat 2007: İran, uzaya ulaşabilecek kapasitede bir füze yolladığını açıkladı. Füze Dünya’ya paraşüt inişi gerçekleştirdi.
4. Ekim 2005: İran’ın ilk uydusu Sina-1 uzaya bir Rus füzesiyle fırlatıldı.

Bu nedenle BM yaptırımlarına maruz kalan İran, bu iddiaları reddediyor ve nükleer teknolojiyi yalnızca elektrik üretimi için kullandığını söylüyor.

İran, geçtiğimiz Ağustos ayında, kendi yapımı olan uyduyu taşıyabilecek bir füzeyi uzaya yolladığını açıklamıştı.

Şubat ayında da Tahran, uydu fırlatma hazırlıkları çerçevesinde bir araştırma füzesini uzaya göndermişti.

Şubat 2007’de İran, uzaya ulaşabilecek kapasitede bir füze yolladığını açıklamış, füze Dünya’ya paraşüt inişi gerçekleştirmişti.

Ekim 2005’te İran’ın ilk uydusu olan Sina-1 uzaya bir Rus füzesiyle fırlatılmıştı.

Arama motorlarında üst sıraya yükselebilmek

Herkes arama motorlarında üst sırayı size vadediyor. Peki bu arama motorlarındaki sır ne? İşte Google optimizasyonu sırrı;

İnternette herkes “SEO Search Engine Optimization” yani arama motoru optimizasyonu öneriyor. Bir kısım siteler ise öneriden bir adım öteye gidip size üst sıralar vadetiyor. Peki bu mümkün mü?

Türkiye’nin en büyük tasarım sitelerinden biri olan Template.gen.tr Genel Müdürü Erhan Deniz, arama motorları optimizasyonu hakkında soruları yanıtladı. İşte arama motorlarında üst sıra sırrı;

Arama motorlarının sırrı: Arama Motoru Optimizasyonu, bir anlamda müşterilerinizin size ulaşabileceği kelime ya da kelimelerde google aramalarında sitenizin ilk sayfada çıkmasını sağlamaktır. İnternetin ve e-ticaretin çok geliştiği günümüzde potansiyel müşterileriniz alacağı hizmet için google’da arama yapmakta ve milyonlarca site arasından ilk sayfa yani ilk 10 site üzerinden alışveriş yapmaktadır.

Danışmanlık hizmetinde dikkatli olun: Belirlediğimiz , size en iyi müşteri kazandırabilecek kelime/kelimelerde Google aramalarında ilk sayfada çıkmanızı sağlıyoruz. Sitenizi gerekli düzenlemeleri yaparak optimize ediyor ve arama motorlarının daha iyi indexleyeceği duruma getiriyoruz.
Optimize edilmiş sitenize sağlayacağımız link popülaritesi sayesinde çalışma yaptığımız kelime dışında birçok kelimede kendiliğinden yükselmesini sağlayarak birçok potansiyel müşteriyi de yakalamanızı sağlıyoruz.
Link popülaritesi için satın alacağınız backlinklere normalde binlerce ytl harcamanız gerekirken, biz sağladığımız backlink için kesinlikle ücret talep etmemekteyiz. Rekabete göre 500.000 siteye kadar text bağlantı reklamınızı ekleyebilir , popülaritenizi en yüksek noktaya ulaştırabilmekteyiz. Yabancı çözüm ortaklarımız ile sunacağımız bu hizmet de fiyatlara kesinlikle dahildir!

Anahtar kelimesini iyi seçin: Sitenize uygulayacağımız arama motoru optimizasyonu işleminde anahtar seçimi kritik bir öneme sahiptir. İşiniz ile ilgili arama motorlarında aranan anahtar kelimeler üzerinde yapacağımız inceleme ile size dönüşümü en yüksek olabilecek seçenekleri sunarak potansiyel müşteriyi yakalamanızda en başarılı sonuca ulaştırıyoruz.

Uzak durmanız gereken şey: Aldığınız danışmanlık hizmeti iki taraf arasında gizli kalacaktır. Rekabetin çok yüksek olduğu günümüzde rakiplerinizin sizi Google’a bildirmelerini sağlayacak imkanı sunan ve sizi referans olarak afişe eden optimizasyon firmalarından uzak durunuz, Google aramalarındaki konumunuzu riske atmamış olursunuz.

kaynak: internethaber.com

Cisimleri Havada Tutmanın Yolu


Amerikalı bilim insanları, cisimleri havada tutmanın nasıl başarılabileceğinin yolunu buldu.

Henüz bir cismin havada tutulması gerçekleştirilmedi ancak bilimciler, doğadaki en küçük parçacıkları yöneten ilkelerden oluşan “kuantum mekaniğinin” sır dolu güçlerini kullanarak, bunun nasıl başarılabileceğinin yolunu keşfetti.


Harvard Üniversitesi uygulamalı fizikçi Federico Capasso ve ekibinin yaptığı bu çalışma, Nature dergisinde yayımlandı.

Küçük nanoteknolojik makineler yapılmasına sağlayabilecek olan bu yöntemde, moleküllerin belirli birleşimleri oluşturularak, birbirlerini itmeleri sağlandı. Bu “yeni gücün” keşfinin, moleküllerin havada tutulmasını sağlayabileceği, sürtünmenin sıfır olduğu küçük, yeni kuşak cihazların yapılmasını sağlayabileceği kaydedildi.

Bu yeni güç, çok küçük cisimlerin birbirlerine yaklaştıklarında birbirlerini çekmeleri esasına dayanıyor. Bir Rus ekibi, moleküllerin doğru bileşimi elde edildiğinde bu gücün tersine dönebileceğini, yani cisimlerin birbirini itebileceğini öne sürmüştü. Amerikalı bilimcilerin yaptığı bu deney de Rusların bu varsayımını kanıtladı. Deney sırasında bir sıvı üzerindeki ince altın yüzey, metalik bir yüzey tarafından çekildi ancak ancak silisyumdan yapılan bir başka yüzey tarafından itildiği gözlendi.

Pazartesi, Kasım 02, 2009

AÇLIK OYUNLARI




AÇLIK OYUNLARI



yazar:
Suzanne Collins;
Çeviri:
Enver Günsel

Konusu:

On altı yaşındaki Katniss Everdeen annesi ve 12 yaşındaki kızkardeşi ile yaşamaktadır.Oyunlarda kızkardeşinin yerine geçerek ölüm cezasını üzerine alır.Ancak Katniss daha önce de ölüme çok yaklaşmıştır ve bu kez kızkardeşi için ikinci kez hayatta kalma mücadelesi verecektir.Gerçekten ne anlama geldiğini bilmeden bir yarışmacı olmuştur.Eğer bu mücadeleyi kazanırsa hayatta kalma seçeneğini başlatmış olacaktır



Bu kitabı mutlaka okumalısınız.Çok heyecanlıydı,bilim kurgu sevenler ve macere okurlarının kaçırmaması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Açlık oyunlarını okuduktan hemen sonra ikinci kitabı olan Ateş i yakalamak ı okuyamaya başladım.Açlık oyunları kaar sürükleyici ,yazar ikinci kitapla birinci kitabın uyumunu çok güzel yakalamış.Bu kitapda bitince hemen paylaşacağım.
Okuduğu bir habere göre Açlık oyunlarının filmini çekmeyi kararlaştırmışlar ve yönetmenliğini Nina Jacobson yapacakmış ,oyuncular ise henüz belli değil.Eminim filmi de kitabı kadar çok ses getirecek...Sabırsızlıkla bekliyorum.
Ayrıca serinin 3.kitabıda 2010 da basılacaktır.
Aşağıda Suzanne Collins in web sitesinin linki veriyoum merak edenler tıklasın:

http://www.suzannecollinsbooks.com/